Atgeç Meyhanesi #meyhaneNo2
Güncelleme tarihi: 22 Kas
Bundan yıllar önceydi.
Henüz Bodrum’u görmeden Gümüşlük’e düşmüştü yolum.
Arkadaşlarımın Tavşan adasına yürüyerek geçtiği, Şampanya koyundan denize
girdiği fotoğraflar hafızamda yer etmiş, oraları görmek istemiştim.
Uzun süren yolculuğun sonuna yaklaşıp Gümüşlük sapağına varmak üzereyken
adı ile dikkatimi çekmişti Atgeç Meyhanesi.
Adı bir şeyler hatırlatıyordu…
Zaman eski zaman, İstanbul’da bir akşamüstü. Bir adam iniyor Kadıköy-Karaköy vapurundan. Ağır adımlarla geçiyor kalabalığın arasından, önce Bankalar caddesine, oradan da Galata’ya doğru yola koyuluyor. Dar bir sokakta, yüksek, eski bir binanın büyük kapısından içeri giriyor. Burası bir depo, Anadolu’da üretim yapan onlarca yerel rakı fabrikasından herhangi birinin dağıtım noktası. Bir yanda özenle istiflenmiş, dağıtılmayı bekleyen şişeler, diğer yanda uzun mermer bir tezgah. Ne masa, ne sandalye.
Öyle uzun sohbetler, keyifli sofralar burada yok. Yalnız ayak üstü atılan bir, iki tek
rakı o kadar. İş çıkışı, eve gitmeden yorgunluğu atmak, eskilerin deyimiyle
evde huzur ortamını korumak için.
Atgeç adının bu hikaye ile bir bağlantısı var mıdır bilmem ama hafızamdaki hikayelere bir yolculuk yapmama neden olmuştu.
O gün bugün aradan yıllar geçti. Ben defalarca Atgeç’in önünden geçsemde, misafirleri olmak, rakılarını içmek nasip olmadı. Ta ki bugüne kadar.
Her şeyden önce gözlerinizi dört açmanız gerekiyor. Yol üzeri olsa da, burada bir mekan olduğunu fark etmeniz çok zor. Etrafı kargılarla çevrilerek önünde geçen yoldan soyutlanmış . İyi de olmuş. Woody Allen’ın Paris’te Gece Yarısı filminde olduğu gibi; Gil önünden geçen eski model arabaya biner, indiğinde 1920’lerin Paris’inde bulur kendini. Picasso, Dali, Hemingway ve daha niceleri, hepsi oradadır. Atgeç’in kapısından içeri girdiğinizde de bir anda dışarıdaki hayattan uzaklaşıyorsunuz. Eski meyhanelerle özdeşleşen kareli örtüler, tahta masa, sandalyeler, ortama uygun ışıklar, dekorasyon ve insanın içini de ısıtan şömineler.
Söylemem gerek; benim için meyhane demek ambiyans demek, o masaya oturduğumda, etrafıma baktığımda kendimi iyi hissetmeliyim. Sonra servis, en son da mezeler, yemekler gelir. Çünkü karnımı doyurmak için değil rakı içmek için meyhaneye giderim. Kısa bir zaman da olsa hayattan hatta kendimden uzaklaşmak, bir dost sohbeti, güzel müzik ve elbette rakı ile.
Bu demek değil ki ağzımızın tadı yok. Hatta yeri gelmişken Atgeç’de yediğimiz şeylerden memnun kalmadığımızı da belirteyim. Semiz ve Girit aldık ama içlerinde ne semizotu ne havuç ne de ceviz bulamadık. Panelenmiş istiridye mantarı da söyledik. Koşa koşa her masaya giden mantarlar ne yazık panenin kurbanı olmuştu. Hem Dükkan No 10’da hem de Taşkuyu Restoran’da istiridye mantarının canını almadan çok güzel lezzetler sunmuşlardı. Bu geri dönüşleri bizimle çok güzel ilgilenen, ara ara kısa, keyifli sohbetler de ettiğimiz garsona da söyledik. O da espirili yanıtlarla, dikkate alacaklarını söyledi. Bununla beraber fiyatların çok uygun, porsiyonların da çok büyük olduğunu belirtmeliyim. Hani iki çatal alınca tabağın dibi görünmüyor.
Biz mekana akşamüstü oturduk. Biraz daha erken gidebilsek daha da memnun olurdum. Her zaman söylerim; keyifle rakı içmek istiyorsan, kalabalıklara karışmadan vakitlice orada olmalısın. Masalar dolup sesler yükselince ne içtiğinden, ne yediğinden tat alamıyor insan. Hatta karşında oturan dostunla bile konuşmakta zorlanıyorsun. Bu geçmişten günümüze değişmeyen bir durum. Daha çok masa, daha çok müşteri, e ekonomi de önemli.
Şansımıza yan masamızda keyifli bir baba oğul vardı. Bodrum’un yerlilerinden. Masadan masaya mezeler, meyveler ikram edildi. Sadece yediklerimizi değil, sohbetimizi de paylaştık. Kahkahalarımızla biz de o gürültüye katkıda bulunduk, başka türlüsü de zor olurdu. Belirtmem gerek ki burası bir müdavim meyhanesi. Garsonlar müşterileri, müşteriler birbirlerini tanıyor. Aileler küçük çocuklarıyla rahatça hareket edebiliyor. Samimi, sıcak bir ortam.
Ben şahsen Atgeç meyhanesinden istediğimi aldım. Öğle rakısı için müdavimi olacağım bir yer bulmuş oldum. Arada eş dost gidip, memnuniyetle o gürültüye de ortak olabilirim. Damak tadıma göre birkaç meze de bulursam benden iyisi yok.
Muhabbetiniz bol olsun efendim...
Kısa kısa...
*Atgeç'e gitmeye karar verdiyseniz buradan konuma ulaşabilirsiniz. İnstagram sayfalarınıda bırakıyorum...
*Tamamen bireysel deneyimlerimizdir, reklam/iş birliği değildir.
Comments