Hadiii Akyaka! Nehirini, dağını, tostçusunu sevdiğim...
- Tuğba Şahintürk
- 18 Nis
- 4 dakikada okunur
Nefes kesen Gökova Körfezi manzarasıyla beraber Sakar Geçidi'nin meşhur virajlı yollarında ilerleyip koca dağları arkamda bırakıp denize doğru inerken kalbime inen ferahlık hissi inanılmaz. Nadir yerlerde var olan bir enerji bu ve ne zaman gitsem aynı hisle kaplanıyor içim. Sanki ilk defa geliyormuşum gibi bir heyecanla bir an önce çarşıya giriş yapmak için sabırsızlanıyorum. Yemyeşil bir doğanın içinde Azmak Nehri'nin coşkulu varlığı, etrafını saran koca koca dağlar falan derken heh oksijen depoları nirvanaya ulaştı.

Bodrum'a yerleşmeden önce ne zaman Muğla'ya gelsem, buranın Türkiye'nin en güzel şehri olduğunu düşünürdüm. En en en güzel denizleri, sahilleri, kasabaları içinde barındırıyor. Nasıl sevdiysem, 6 sene önce taşındım buraya. Taşındıktan sonra çarpı bin daha seviyorum. Ayağınızı yerden kesen bir motor veya arabaya sahipseniz ve tabii enerjiniz varsa köşe bucak gezersiniz Muğla'yı. Her yer birbirinden güzel. Adı çok da popüler olmayan beldelere gittiğinizde güzelliğinden mahvolacaksınız. Garanti veriyorum ya trust me.
Bodrum'dan 1,5 saatlik bir sürüşle minik cennete varabiliyorum. (minik cennet mi?)
Zaten bu sebeple Akyaka'yı görmediğim bir mevsim yok. He görüp sevmediğim bir mevsim de yok. Yalnız yazın göbeğinde giderseniz küfür edersiniz bana. (He ben dedim diye gideceksiniz ya zaten.) Akyaka oldukça küçük bir yer olduğu için çarşısı da minnacık. Temmuz-Ağustos ayında insan seline kapılabilirsiniz. Heh, günübirlikçiler gittiği için akşam üzeri bir tık daha sakinleşiyor. Eğer merkezden bir tık uzak, yemyeşil doğanın içinde bir ev kiralarsanız, bu çılgın kalabalıktan uzak olursunuz hem de akşam biralamaya veya rakı sofrasına rahatça koşarsınız.

Akyaka'yı bu kadar popüler yapan ne? Minik bir Bali vibes duyuyorsunuzdur burayla ilgili.
Pek de bilinmeyen bir kasabayken kitesurfçülerin ele geçirmesiyle dünyaca bilinen bir yer oldu. Zamanla tatil kasabası olmaktan çıkarak yaz-kış yaşam alanı haline geldi. Akyaka şimdilerde, doğma büyüme Muğlalı olanların yanı sıra gençlerin, sanatçıların, kitesurfçülerin, yaratıcı sektörde veya uzaktan çalışanların da yaşadığı bir sahil kasabası. Bu kadar hipster tipler burada ne yapıyor ya? Ne işle meşguller diye ufak meraklar, şaşkınlıklar yaşayabilirsiniz.
Akyaka'yı ilk defa 2020 senesinde gördüm sanırım. Yazının girişindeki karşılama seremonisi beni tavlamıştı zaten. İlk gün camdan bakarken içime dolan hisler dediğim gibi hala aynı. Neden bu kadar sevdiğimin cevabı somut şekilde verilemez. Muğla'nın her bir köşesi üç aşağı beş yukarı aynı doğal güzelliklere, maviliklere sahip zaten. Ama bazı yerlerde gözle görülemeyen, tarifi zor bir duygu yoğunluğu oluyor. Bir personamız oralıymış gibi. Yarın orada yaşamaya başlasak hayatımız güzelleşecekmişcesine bir his yani aslında burası tam olarak mutlu olma taahhütü veriyormuş gibi geliyor insana. Yalanda yok o kısacık anlarda, günlerde mutluda ediyor insanı. Küçücük bir kasabada ihtiyacın kadar aldığın, ihtiyacın kadar yediğin, ihtiyacın kadar dostluklar kurduğun gösterişten uzak sade bir dünya.
Çok romantize ettim ya, her yer kitesurfçü dolu, e onlarda maşallah oldukça gösterişli. Sorry not sorry.

Akyaka’da nereleri gördüm?
Azmak Nehri
Akyaka'yı yükselten unsurların başında bu nehir geliyor. Bir başka unsur da tabii ki Azmak, büyük bir yeraltı nehri ve farklı farklı yerlerden yer yüzüne çıkıyor. Azmak’ın suları yaz kış soğukluğunda. Yazın işimize gelebilir tabii bu. Tekne turu gibi su üzeri aktiviteler mevcut fakat bana çok turistlik geldiği için tercih etmedim. Azmak Nehri'nin etrafında birçok meyhane ve restoran var. Kendinize güzel bir mekan seçerseniz keyifli zaman geçirirsiniz. Turistlik puanı yüksek bir etkinlik olduğunu atlamayalım.
Çarşı
Minicik, küçücük dar bir çarşı düşünün. Sağlı sollu meyhaneler, barlar, restoranlarla çevrili. Yine pansiyon ve birkaç mağaza da bu caddede yer alıyor. Elinize dondurma alıp sallana sallana 5 dakikada bitirebileceğiniz bir caddecik. Anlayacağınız üzere bir olayı yok ama inanılmaz tatlı bir ruhu var. Kendinize bir bira ısmarlayın ve insan sirkülasyonunu seyre dalın.
Akyaka Mimarisi ve Çakırhan Konağı
Buranın kendine has bir mimarisi var. Evler az katlı ve cephesi ahşap işlenmiş. Çok iyi korunmuş olan bu evlerin Akyaka'nın sevilmesinde katkı payı büyük. Tek tip mimari ile estetik bir bütünlük oluşturulmuş. Bu görsel zevki yaşamamızı sağlayan Ula doğumlu şair ve gazeteci Nail Çakırhan'dır. 1971’de Akyaka merkezde kendi için tamamen yerel yöntemler kullanılarak yaptırdığı ev, dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinden biri olan Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü kazanmıştır. Hal böyle olunca, bölgedeki mimari yapı bu ev etrafında şekillenmiştir. Çakırhan Konağı günümüzde sanat galerisine dönüştürülmüş ve ziyaret edilebiliyor. Eğer bu ödüllü evi görmek isterseniz, merkezde bulunuyor. "Ay yok ben keyfe geldim" derseniz, zaten sağınız solunuz bir mimari.
Akyaka Plajı
Hemen çarşıya paralel, oldukça büyük bir plaj var. Sıralı dizilmiş restoranlarla arasında dar bir yürüyüş yolu bulunuyor. Kendine has Akyaka manzarası eşliğinde deniz keyfiisii. Akyaka'nın rüzgarı meşhur bir yer olduğunu bilerek dalgalara hazırlıklı olmakta fayda var

Akyaka Orman Kampı
Çam ağaçları arasında yeşile, maviye ve orantısız oksijene doymaya niyet ettiyseniz doğru yerdesiniz. Gökova Körfezi'nin inanılmaz manzarasında mental iyileştirme bölgesi. Merkeze yürüme mesafesinde, oldukça geniş bir kapasiteye sahip. Kamp alanında tuvalet, duş, bulaşık ve çamaşır yıkama alanları mevcut ve tertemizdi. Kalmasanız bile yemek molaları ve denize girmek için günlük kullanımı çok keyifli.

Evet, yazının sonuna gelirken; bar, meyhane, restoran öneremeyeceğim (şaşırdık mı?) çünkü zaten 3-5 bar var, genel olarak herkes hizmette iyi. Ben sakinliğine göre oturuyorum. İki meyhane deneyimim var ve bilin bakalım ne? İkisi de el değiştirmiş. Konaklama için de birkaç sene önce kaldığım bir yer vardı ama çok ağam şağam bir olayı yoktu, kafa karıştırmaya gerek yok. Siz en iyisini bulursunuzjashbdgbjas.
BONUS; Akçapınar
Aşıklar Yolu
Akyaka'ya gelip buraya uğramamak olmaz. Gidin, pişman olmayacaksınız. Eşine yurt dışı gezi fotoğraflarında rastlayacağınız "Aşıklar Yolu" sizi mest edecek.
Akçapınar’a çıkan, iki tarafı okaliptüs ağaçlarıyla çevrili bir yol. Bu yolu güzel yapan şeylerden biri de o sırada Bodrum'da sürgünde olan Halikarnas Balıkçısı, yani Cevat Şakir'in imzasını taşımasıdır. Halikarnas Balıkçısı, 1938'lerde bataklık olan bölgeyi kurutmak için bizzat kendi Avustralya’dan okaliptüs fidanları getirmiştir. Günümüze kadar uzanan bu güzellik için minnettarız.
Meşhur Akçapınar Tostçusu
Bir kere burada tost yerseniz, her geçişimde burada durup tost yemem lazım hastalığına yakalanacaksınız. Aman Tuğbam, sen de tost işte demeyin. Sizi çocukluğunuza götürecek bakkal tostu ve bol köpüklü ayranıyla midenizde nostaljik bir lezzet patlaması yaşatacak.

Hadiii görüşürüz^^
Comments