top of page

Hadiii Milano! Estetiğe, modaya, pastaya doyuyoruz…

Yazarın fotoğrafı: Tuğba ŞahintürkTuğba Şahintürk

Güncelleme tarihi: 7 gün önce

Bir İtalya şehrini sevmemek imkansız, bir İtalya şehrine "ben burayı sevmedim" demek tutuklanma sebebi.

Milano'yu sevdin mi? Tabii ki sevdim fakat şu ana kadar gezdiğim İtalya şehirleri arasında sıralamada altlarda kalır. Aslında gezilerde bir yeri sevmek, o yerin güzelliğinden bağımsız, kişiyle alakalı. Ne seviyorsun, neyle ilgileniyorsun, neyi görmek istiyorsun gibi.


Benim gördüğüm Milano herkese hizmet ediyor. Dinlenmek ve sakin bir tatil geçirmek istiyorsan bolca kitapçı ve galeri var buraları gezinerek lokal minik kafelerde dinlenebilirsiniz. Biraz hareket veya direkt eğlence istiyorsan o da mevcut. Çok keyifli publar var.


Milano, İtalya ortalamasına göre konaklama ve genel şehir fiyatları olarak biraz yüksek, açıkçası. Evet, verdim. Ohh canıma değsin.


Ben burada ki zamanımı oldukça keyifli geçirdim. Bolca galeri gezdim, çok güzel yemekler yedim, Noel ambiyansının tadına vardım ve burada lokal lezzetler denedim, kitapçılarda vakit geçirdim hatta o sırada okuduğum Veronica Raimo’nun "Yalan Dolan" isimli kitabının özel bir basımını hediye aldım kendime. Yoo, İtalyanca bilmiyorum.


Tam bu geziyi yazarken okuduğum Italo Calvino’nun "Görünmez Kentler" kitabından bir bölüm paylaşmak istiyorum;

‘’Bir kentte hayran kaldığın şey onun yedi ya da yetmiş yedi harikası değil, senin ona sorduğun bir soruya verdiğin yanıttır.’’



İtalya’da gördüğüm en Avrupa şehri Milano. Bisiklet kullanım oranı diğer şehirlerine oranla çok çok yüksek. Genel olarak insanlar çok saygılı, hoş giyimli ve bakımlı. Her yer lüks markalarla dolu. Eee Milano diyince akla ilk gelen ve gidince ilk görülmesi beklenen şey de bu değil mi? Bu arada İtalya’da genelde Starbucks yok ama Milano’da hem Reserve Roastery mağazası var (şu vlogların hepsinde gezilen yer) hem de normal düz mağazası var. Mükemmel kahveler yapan bir millet için Starbucks çok gereksiz değil mi ya? Her niyse.


Milano’ya nasıl gittim?

Bodrum’dan İstanbul aktarmasıyla Milano’ya vardım. Bergamo havalimanına indik. Burayla ilgili o kadar kötü şeyler okumuştum ki çok korktum. Yok, iki saat pasaport kuyruğundan çıkamadım, yok bedava bilet verseler bu havalimanından gitmem.

Ama hiçbiri olmadı, gayet normal bir sürede tüm işlemlerimi tamamladım ve çıktım alandan.


Milano’da ne kadar & nerede kaldım?

Milano’da iki günüm vardı. Elbette iki gün komple keşfetmek için yeterli değil; ha şöyle bir genel bilgi sahibi olayım, dokusuna tanıklık edeyimse, yanii evet, okay.

Ah, en sevdiğim zincir oldu bu hostel, Ostello Bello’da kaldım yine. Her şey çok yeterli ve yerinde. Çalışan arkadaşlar gerçekten arkadaş gibi, aşırı samimi ve yardımcılar. Duomo’ya 500 metre falandı kaldığım hostel bu arada.



Milano’da nereleri gördüm?

Hadiiiii bakalım Milano...


Leonardo da Vinci Bilim ve Teknoloji Müzesi

Gerçekten büyüleyici ve ilham verici bir deneyimdi burası. Bayağı büyük bir alan içerisinde yer alıyor. Bahçesi ayrı bir olay. Mekanın ihtişamı, eserler, bilgi panoları ve yaratılan interaktif alanlar her şey çok iyi tasarlanmış ve uygulanmış. Müze, Leonardo’ya saygı ve övgü niteliğinde kesinlikle. Ba yıl dım.




Museo del Novecento

Picasso’dan, Modigliani’ye 20. yüzyıl modern sanatının en ünlü isimlerinin eserlerine ev sahipliği yapıyor. Hem de tasarım müzesi özelliği taşıyan bir müze. Duomo Katedrali’nin manzarası ve Milano meydanının manzarasını aynı anda görebileceğiniz bir manzaraya sahip.


San Lorenzo Bazilikası

Burası Milano’daki en eski katedralmiş. İçerisi çok güzel ve heykellerle doluydu. Dışarıda da dinleneceğiniz oturma alanı yer alıyor. Atmosferi yine bildiğiniz gibi. Ee, güzel.


Galleria Vittoria Emanuele II

Dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden birisiymiş. Hele bildiğimiz alışveriş merkezi değil tabii ki. Her metrekaresi tarih kokan İtalyan mimarisinin en incelikli eseri.

İçindeki tavan camdan yapılmış ve herkesin burada bir fotoğrafı var elbette.


Brera

Milano’nun en keyifli bölgelerinden bence. Sokak boyunca yan yana restoranların bulunduğu bir bölge. Hem İtalyan mutfağını deneyimleyip hem de lokalleri izleyebilirsiniz.


Santa Maria delle Grazie

Leonardo Da Vinci’nin "Son Akşam Yemeği" eserine duvarında ev sahipliği yapmasıyla öne çıkan kilise. Aslında küçük bir kilise ama bu eser dolayısıyla oldukça önemli. Öyle ki aylar öncesinde dahi tabloyu görebilmek için bilet bulamadım. Kiliseyi gezdim yine de ve bir de bahçesi var, çok ama çok huzurlu. Kiliseyi biletsiz gezebilirsiniz bu arada.



Navigli

Burası Milano’nun diğer tüm bölgelerinden farklı. Teee Leonardo Da Vinci amcamın ulaşımı kolaylaştırayım bari diye açtığı kanal bugün hala işte burada kullanılıyor.

Oldukça canlı bir yer her iki taraflı oturabileceğiniz barlar ve aperitivocular var. Ben öğlen gittim, dışarısı sakin gibiydi ama restoranlar full doluydu. Gecesi de ayrı güzel olur gibi. Hele başka zamana umarım.



Arco della Pace

Sempione Meydanı'nın merkezinde yer alan Milano'daki şehir kapılarından birisi. (Diğerleri nerede?) Napolyon'un İtalyan hakimiyeti döneminde inşa edilmiş ha şimdi Avrupa barışını simgeliyor. Ee, görkemli tabii ki güzel. Meydanı dolanır, anıtı görür, parka dalarsınız. Ya da tam tersi. Bana dert sanki.



Sempione Parkı

Ah, ne güzel bir alan burası. Herkes kendi halinde bir şeylerle uğraşıyor. Müzik yapan, biralayan, yemeğini yiyen, koşan, hatta laptopunu açıp çalışan. Tam tüm gün yayılıp yatmalık, dinlenmelik bir park. Yukarıda da dediğim gibi parkın sonunda Arco della Pace zafer takına ulaşıyorsunuz.


Sforzesco Şatosu

Milano’da bulunduğunuza memnun olacağınız bir alanda bulunuyor. Avlusu da dahil olmak üzere etrafınız yemyeşil ve ruhunuz dinlenmiş olur. İçeride birçok alan ücretsiz fakat bazı kısımlara ödeme yaparak girmeniz gerekiyor. Güneşli bir Aralık günü sokak müzisyeninin ve doğanın iş birliği ile harika bir zaman dilimi geçirdim. Teşekkürler Milano^^



Milano’da neler yedim, içtim?


İtalya lezzetleri sıralamamda Milano net ilk üçte yer alır. Her şey çok taze, özenli ve lezzetliydi. Şaraplar (ki benim önceliğim şarap olmaz normalde) Türkiye’de olsa elimin altından eksik etmek istemeyeceğim kadar güzeldi. Son birkaç yazıdan hatırlayacağınız Serkar Milör’ün tabii ki Milano mutfağında da katkısı büyük. Aldığım kalorilerde de katkısı büyük ama bunu nedense konu yapmıyoruz.

Aralık ayında orada olduğum için Noel pazarı vardı. Birçok sokak lezzeti deneyimledim standlarda ve pörfekto.


Trattoria Milanese

Yalnız geçirdiğim en güzel akşamlardan biriydi. İnanılmaz güzel bir atmosferde, içtiğim en güzel şaraplardan biri eşliğinde etrafımdaki İtalyanca sohbetlere daldım. Rezervasyon yaptırmadan gittim, şanslıydım, yer buldum. Vegan, vejeteryan için ayrıca bir lezzet şöleni yok. Pasta ve başlangıçlardaki sebzelerden devam. Ben ilgilenen amcanın önerisiyle onun favori pastası olan enginarlı makarna yedim. Üzerine tiramisu hüplettim. Ne diyebilirim ki, her şey gerçek dışı lezzetli ve keyifli. Buradan bu vesile ile amcaya selamlarımı iletiyorum.

Hiç beklenmedik bir anda içeriye müzik yapan iki amca girdi ve atmosferin seyri daha da keyifli hale geldi. Kıyamam, biri saksafona üflediğini sanıyordu ama o kadar yaşlıydı ki ses çıkaramıyordu. Uyyyy.



Le Vigne

Navigli bölgesinde bulunan bir trattoria. Kasada yaşlı bir amca ve içeride İtalyan filmlerinden fırlamış iki orta yaşlı, çekici, güler yüzlü kadın serviste çalışıyordu. Özenle bana vejeteryan seçenekleri anlatıp favorilerinden bahsetti. Şarap seçimini ona bıraktım ve sonuç harika. İlk risottomu burada yedim sanırım, kızarmış enginar ve kızarmış karışık sebze yedim. Yan masamda oturan Milano’lu kadınla kadeh kaldırdık; buranın müdavimi olduğunu ve çok sevdiğini anlattı ve tatlı minik bir sohbet döndü. Aşkım, ben de sevdim.


Cova Montenapoleone

Milano’nun en eski pastanelerinden biriymiş. İçerisi tamamen retro, yeni herhangi bir şeye rastlanmıyor; bu da sizi zamanda yolculuğa çıkarıyor. Bu arada Türkiye’de İstinye Park içinde olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerine zincirleşmişler. İstinye seçiminden fiyat politikalarını anlayabilirsiniz tabii ki. Ben iki çeşit tatlısını denedim aşırı kalabalıktı, aldım ve kaçtım. Lezzetli, ona bir şey diyemem ama daha lokal ve eşdeğerde lezzetler deneyimledim açıkçası.


Caffe Ambrosiano Bar Tavola Fredda

Da Vinci Müzesi'ne yakın, rastgele bir kahve almak için girdim ama içeride tipik köklü İtalyan dekorasyonu ile beni yakaladı ve oturdum. Lezzetli bir kruvasan ve cappuccino içtim. Lokallerin ayak üstü espresso hüpletmelerini ve seri şekilde mideye hamur işlerini indirmelerini izledim. Ne güzel ve bedava bir zevk, insanları gözlemlemek.


La Bettola di Piero

Ben yiyemedim burada, maalesef rezervasyonsuz almıyorlardı ama yazmak istedim; oldukça keyifli bir ambiyansı vardı, eminim lezzetleri de bir o kadar güzeldir.


Kısa Kısa

* Seyahat sırasında yapacağım tüm aktiviteler için almam gereken biletleri Get Your Guide sitesinden alıyorum. Ben sergi biletlerimi aldım şimdiye kadar fakat çok fazla seçenek var görüp katılacağınız bir sürü aktivite veya tur çıkabilir. Bu siteyi keşfettiğimden beri seyahat öncesi araştırma yaparken muhakak bakıyorum buraya. Bazı etkinlikler ve biletlerde iptalli alma şansı da var. Daha ne ola kiii, nays.

 

*Bir diğer kullandığım app Omio. Bu resmen hayat kurtarıyor. Bütün seyahat biletlerimi istisnasız buradan aldım. Tren, otobüs, uçak her şey var. Ben otobüs ve tren için kullanıyorum. Yolculuk ne kadar sürecek, hangi yol hattı üzerinden gidiliyor vs gibi detayların hepsi mevcut. Biletlerim kısmında tüm satın alımlar gözüküyor ve kontrolde QR kodu göstermek yeterli olduğundan kiosklarda sıra bekleyip bilet almaya çalışmama hiç gerek kalmıyor. I like this^^

 

*Yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan MobiMatter’i kullanıyorum. Ne kadar süre ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz. Tüm yurtdışı seyahatlerimde sorunsuzca kullandım.

25 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page