Hadiii Nice! Cote D’Azur ‘da güzellik komasına giriyoruz!
Eyy Fransız rivierası nedir bu güzellik ha?

Marsilya ile Cenova arasında yer alan Güney Fransa’nın ha bu güzeller güzeli şehri Nice…
Tren yolculuğu ile buraya varmış olmam geziye muhteşem bir başlangıç yapmamı sağladı. Gözünüzü alamayacağınıza garanti verdiğim manzaralardan geçerek cennete giriş yapıyorsunuz. Hele benim ilk günümde yaptığı gün batımı şovu inanılmazdı ve orda aldı beni zaten. Tamam sendeyim Nice, devam et.

Nice tam bir yaz şehri buraya kışın gelmek herkesi mutlu etmez önce onu söyleyeyim. Eğer denizle işim yok, ben şehri keşfetmeye gidiyorum diyorsanız buyrun, fazlaca lokal mekan, müze, galeri ve hayran kalacağınız Fransız mimarisiyle bezeli sokaklar sizinle. Google’a Nice yazınca karşımıza ilk çıkan yer uzunca sahil şeridi var ya, heh işte orada insanlar gündüz ve gün batımında deniz kenarında, güneşleniyor, biralıyor, sohbet ediyor, bir tarafta montla gezenler, bir tarafta denize girenler, bir tarafta kaykaycı gençler, bir tarafta sokak müzisyenleri… Böyle capcanlı yaşayan bir yer.

Nice, Avrupa diyince de zihnimizde beliren birçok şeye sahip.
İnsanların aşırı kibar olması ve selam vermeden asla geçmemeleri, sokakların düzenli ve temiz olması, yaya geçidi konusunda anormal hassasiyetleri. Ki hala şaşırmaya devam ettiğim şeydir bu elini kolunu sallayarak karşıdan karşıya geçebilmek. Böyle büyük telaşla mahcubiyetle duruyorlar, bir de canlarım. Bizde de zaten yol vermesi gereken yaya geçidinde hasbel kader yol verdiği için madalya takılmasını bekliyorlar. Her niyseee… Akşamları dolaşırken gayet güvende hissettim kendimi. Bu arada Noel zamanına denk geldiğim için normalin dışında bir kalabalık hakim olsa da bu yoğunluk Noel pazarının olduğu alanda genelde. Yani şehri gezerken sıkıntı yaşamadım hiç.
Nice’ın bir diğer güzel yanı birçok yere yakın olması. Resmen şampiyonlar ligi bir hat bu Cote D’Azur. Cannes, Monte Carlo, Menton, Antibes, Eze bla bla. Hepsi de birbirine çok yakın ve trenle laps laps hiç sıkıntı çekmeden ulaşabiliyorsunuz.
Cannes ve Menton yazıları bloga ayrıca gelecek bu arada^^

Bunu herkes yaşıyor mu bilmiyorum, bazen bir kafede veya müzede, belki bir otel odasında o anın farkına varıp duruyorum ve şu an neredeyim, bu gerçek mi diye anı irdeliyorum. Ee sanırım bu anlar olmasa farkına varmadan bir yerlere gidip, bir yerleri görüp, bir şeyler yiyip hayatımızı geçiriyor oluruz. Böyle Buyurdu Zerdüşt Tuğbam.
Canım Nice beni hem çok güzel dinlendirdin hem sanata doyurdun, sana helal olsun be.

Nice’e nasıl gittim?
Buraya İtalya Cenova’dan geldim. Tek aktarma ile 3 saat gibi bir sürede muhteşem manzaralardan geçerek ülke değiştirdim. 20-25 Euro civarı bir ücreti vardı. Yenileyim, tren bilet fiyatları çok değişken; aktarma sayısı ve saatine göre borsa misali düşüyor, çıkıyor. Ha ben Türkiye’den geleceğim derseniz havaalanı mevcut, hem de şehre ulaşımı aşırı kolay. İster metro ister tramvay. Ben dönüşümü uçakla İstanbul aktarmalı Bodrum yaptım. Konakladığım yer tren istasyonuna 150m kadardı trenle bir aktarma ve 500m yürüme
yoluyla havaalanındaydım.

Nice’de ne kadar & nerede kaldım?
Şimdiye kadar sabit tek bir yerde kaldığım en uzun süreydi; tam 4 gece 5 gün kaldım. Buraya gelmeden önce İstanbul’da başlayan, Milano ve Cenova’da devam eden overdose eğlence, içki tüketimi ve dans yaşım gereği beni yıprattığı için Nice’de sakin bir 4 gün geçirdim. Hatta konaklamamı da hostel yerine bir otelde yaptım ve hem son günlerin hem son ayların yorgunluğunu Nice’in merkezine bıraktım.
4 gün yeterli mi? Şöyle, ben bu 4 günde iki farklı yer daha gördüm; daha fazla vaktim olsaydı görebileceğim bi’ yer daha vardı. Eğer sadece Nice ise yeter tabii ki. Ama buraya kadar geldik, ne varmış bu Monte Carlo’da derseniz uzatınız. Bir de ben sezon dışı geldim ve deniz olayım yoktu. Yaz tatiliyse zaten günü sonsuz uzatma hakkı istersiniz. Otelim çok çok merkezi; tren istasyonundan iniyorsunuz ve 150m kadar uzaklıkta. Şirin, modern, güvenli, yeni döşenmiş bir oda. Biraz küçük ama ben de zaten 1,58 kızım, sığdım.

Nice’de nereleri gördüm?
Place Massena
Nice’in en popüler, bilindik olanı meydanıdır kendileri. Meydanın ortasında Yunan abimiz Apollon’a ait bir heykel bulunmakta. Tam Noel zamanına denk geldiğim için mi, genelde mi öyle bilmiyorum, Apollon da çok güzel ışıklandırılmıştı. Nice’in birçok önemli caddesini bağlayan bu meydan restoranlarla ve mağazalarla çevrelenmiş durumda. Yer karoları ve binaların renkleri sizi uzun süre bu meydana kitleyebilir.
Meydanda biraz yokkarı baktığınızda tepenizde Jaume Plensa’ya ait 7 adet oturan insan figürü göreceksiniz. Conversation a Nice aslı bu eser 7 kıtadan 7 insanı sembolize ediyor. Akşamları ışıklandırıldığı zaman oldukça etkileyici. Meydanda yer alan Christmas pazarı, dev dönme dolap ve devasa boyutta ışıklandırılmış yılbaşı ağacının yarattığı marşmelov etkisini anlatmam imkansız.

Vieux Nice
Nice’te ayaklarımın ve beynimin dönüp dolaşıp beni götürdüğü Vieux Nice yani Old Nice. Bir sürü lokal restoran, kafe, bar, mağaza, hediyelikçi, barın olduğu bir bölge. Daracık sokakları, muazzam güzellikte mimarisi, tarihin verdiği sıcaklığı ile çok keyifli. Bakın, çok keyifli.
Promenade des Anglais
Nice deyince aklınıza gelen ilk görüntü ahanda burası.
Massena’dan aşağı saldınız mı bu caddeye çıkıyorsunuz. Yukarıda şu şekilde tanımladığım yer “İnsanlar gündüz ve günbatımında deniz kenarında, güneşleniyor, biralıyor, sohbet ediyor; bir tarafta montla gezenler, bir tarafta denize girenler, bir tarafta kaykaycı gençler, bir tarafta sokak müzisyenleri…” Sizinde de en çok vakit geçireceğiniz yerlerden birisi burası olacak muhtemelen.
Jardin Albert 1er
Promenade des Anglais caddesi üzerinde bir park. Burada da bir Noel pazarı kurulmuştu ve basit lunapark oyuncakları ve bolca yiyecek içecek standıyla yine çok güzeldi.

Place Giuseppe Garibaldi
Bir diğer ünlü meydanlarından biri de burası. Meydanda İtalyanların kahramanı Giuseppe Garibaldi'ye ait büyük bir anıt bulunmaktadır. Etrafında dinlenebileceğiniz, kahve içebileceğiniz ve atmosferin tadını çıkarabileceğiniz birçok kafe ve restoran var.
Casa natale di Giuseppe Garibaldi
Eski kent meydanında bulunan bu ev Garibaldi'nin doğduğu yer olarak biliniyor.
Öyle müze vs olmamış sadece binada küçük bir tabela ile yeri belirlenmiş.
Cathedrale Sainte-Reparate de Nice
Hareketli sokaklardan geçerken birden karşınıza çıkan Nice Katedrali.
Şehir merkezinde yer alır ve enfes mimariye sahiptir.
Etrafında kafe ve restoranlar mevcut. Sokakların kesişmesiyle avlumsu bir alan oluşmuş ortada. Burada soluklanıp etrafı kesebilirsiniz.

Musee Matisse
Matisse müzesini ziyaret ettim ve ba yıl dım.Fakat yorumlara bakılırsa oldukça şanslıyım çünkü müzede aynı zamanda geçici bir sergi vardı ve bundan dolayı daha fazla Matisse eseri gördüm. Matisse Kuzey Fransalı ve normalde sadece yazları geldiği Nice için şöyle demiş; "Her sabah bu ışığı tekrar göreceğimi fark ettiğimde, sevincimi tarif edemedim. Nice'den ayrılmamaya karar verdim ve neredeyse tüm hayatım boyunca orada kaldım."Matisse'nin ana koleksiyonu burada değil ama yinede çok güzel içeri girdiğinizde sanatçıyla ilgili hiç bir şey bilmiyorsanız fikir sahibi olup çıkabilirsiniz. Hele bir de Matisse seviyorsanız muazzam etkileyici.Müzenin shoping kısmı çok güzeldi fakat bir çok ürün Paris müzesinden getirilmiş. E ben Nice'dan anı saklayacağım aşkım?Bu arada evettt müzede alışveriş yapmak havaalanında yemek yemek gibi bir şey bunu biliyorum ama vazgeçemiyorum. Bi' çeşit defo diyelim.
Museum of Photography Charles Negre
Vivian Maier sergisine denk gelmek enfes bir şans değilde ne?Marier Amerikalı bir sokak fotoğrafçısı. Yaşamı boyunca maalesef bilinen bir fotoğrafçı olmadı.Şimdiyse Maier'in fotoğrafları dünyanın dört bir yanında sergileniyor. Ne mutlu bu gözler de gördü be. Bayılıyorum kadınların azmine, zekasına, naifliğine, özgüvenine, sanatına, dimdik istediğinin peşinden gitmesine ve üretmesine. İyi ki var olmuş bu dünyada.

Espace a Vendre Gallery
Bize lokal sanatçıları izleme şansı veren, küçük bir galeri.
Sıcak atmosferi ve dizaynıyla keyifli bir sanat durağı olur ilgililere.
İlgileniyorsanız bunun gibi birçok galeri var Nice’de; girdiğim birçok yeri kaydetmeyi unuttuğum için isim yazamayacağım. Aaa zaten buldun mu girersin.
Cours Saleya
Lokal üretilen sabunlar, parfümler, hediyelik eşyalar, çiçekler satılan bir pazar. İçerisinde birkaç yemek tezgahı da bulunuyor. Ayrıca pazarın etrafında restoranlar da yer alıyor. Sanat ararsanız o da var! Lokal sanatçıların açmış olduğu tezgahları gördüm, hem de bir yandan üretmeye devam ediyorlar ve izlemesi çok keyifli.
Librairie Jean Jaures
Uyy bu kitapçı eski şehir merkezine çok yakın ana cadde üzerinde. Devasa bir kitapçı diyemem ama çok cozy ve gezmesi keyifli. Çalışanlar orta yaş üzeri ve çok güler yüzlüydü. Ben de buradan bir adet Fransızca kitap aldım. Hayır, Fransızca bilmiyorum ^^
Musee Chagall & MAMAC
Haburaları göremedim, neden ekledim? Çünkü görmek isterdim.
Mamac direkt geçici süre kapalı yazıyordu zaten.
Chagall’ın müzesi ise Google Maps’te asla kapalı yazmamasına rağmen kapalıydı. Salı günleri kapalıymış kendileri. Git gel yürüdüğüm 5 km yolu yediğim soccalara saydım. Bu arada genel bir bilgi; bizde müze ve galeriler pazartesi günü kapalı olur ya (ki ben bunu evrensel diye biliyorum) burada birçok sanat alanı salı günü kapalı.
Nice’de neler yedim, içtim?
Yesss be! Benim için nokta atışı, laps laps yediğim bir destinasyon oldu. Neden? Çünkü bu bölümümüz Serkar Milör’ün katkılarıyla yine ^^
Kendilerine hepimiz adına, şehrin en iyi socca pointlerini bize verdiği için teşekkür ederim.
Chez Rene Socca
Burası aslında karşılıklı iki ayrı dükkan. Yani dar bir sokakta bir taraf yeme, bir taraf içki gibi düşünün. Sağdan yemeğinizi alıp solda Halil İbrahim sofranızı kuruyorsunuz. İlk akşam yemeğim buradaydı. Socca Nice’de çok meşhur bir lezzet. Şanslı başladım ve sıcacık çıkan tepsiye denk geldim offf, yanındada rose içtim.
Atmosferi çok güzel barın. Çalışanları aşırı güler yüzlü. Genelde her gittiğim yer dost canlısıydı ama burası başka bir enerji verdi bana. Bu sebeple dönüp iki kere daha burada oturdum 4 gün içinde.
Yazarken yemek kısmını akşama bırakmamak lazım ya acıktım şu an.
Cafe Marche
Burada öyle lokal kahvaltıdan ziyade avakadolu, poşe yumurtalı falan şık tabakların olduğu bir kahvaltı deneyimi yaşarsınız. Aşırı güzel bir sokakta bulunuyor, dışarıda birkaç masası var; içerisi de çok geniş değil. Girer girmez açık mutfak var, şef hem kendi hazırlıyor siparişinizi hem kendi servis ediyor hem de bakın burası inanılmaz çok mütevazi. Kahvaltıdan önce güzel bir cappuccino içtim. Fakat İtalya’nın eline su dökemez. Ben çok sevdim, son günümde keşfetmiş olmasaydım daha fazla gelirdim. Sadece kahvaltı değil, kahve ve cookie ile dinlenmek için de ideal.
Lou Pilha Leva
Haydii, bir hamur işi yeri daha. Merhaba Socca.
Çok başarılı ya, ne diyebilirim ki sadece üzülürüm bunu nasıl Fransızlara kaptırmışız diye. Bir de biz hakkını daha iyi verirdik gibi geliyor ha? Yok ya, düşünce biz bu soccayı sadece kahvaltıda tüketir geçerdik. Fransızlarsa bununla biralıyorlar günün her saati. Aha neyse, çok lokal ve güzel bir yer; tam yol kavuşumunda kalıyor, gündüz önüne uzun sıra halinde masa ve banklar atılıyor. Self servis yemeğini, içkini alıp oturabilirsin veya take away yapabilirsin. Burada soccanın yanına bir de içi sebze dışı panelenmiş bir tabak aldım. İnanılmaz bir kuş popülasyonu var masada savunmasız bir yemek gördüğü anda kuşlar aynı anda yemeğe hücum ediyor, kollayın kendinizi.
Babel Babel
Meşhur sahilimize bakarak birer drink almak istersek dostlar, buyrun bir tane alternatif. Ama buranın yanı sıra full mekan dolu. Benim gibi düz bira içecekseniz herhangi birinde keyifle oturabilirsiniz.
Chez Pipo
Yine lokal lezzetlerin ön planda olduğu bir mekandayız. Ben pizzamsı bir şeyler atıştırdım. Burada tatlılar da vardı ama denemedim açıkçası. Mekan güzel, personel çok ilgiliydi.
Kısa kısa…
*Nice maalesef hiç ama hiç uygun fiyatlı bir şehir değil. Eğer düşük bütçeli bir tatil kovalıyorsanız Cote d’Azur bölgesi sizi üzer, yıpratır, yorar. Örnek vermek istemiyorum, bir arkadaşıma öyle olmuşaksjdhbwks.
*Fransa için genelde dil faşisti oldukları söylenir. Soğuk, mesafeli ve antipatik oldukları da konuşulan genellemelerden. (Gitmeyin kardeşim, ne gömdünüz insanları.) Benim Fransa deneyimim Güney kısmında olduğu için mi bilemiyorum, hep sıcak ve samimi insanlarla karşılaştım. İngilizce konuşmayla ilgiliyse evet, ben de İngilizce sorduğum sorunun cevabını Fransızca almak gibi birkaç şey yaşadım. Ee napalım ama yani canları sağ olsun.
*Yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan MobiMatter’i kullanıyorum. Ne kadar süre ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz. Tüm yurtdışı seyahatlerimde sorunsuzca kullandım.
*Bir diğer kullandığım app Omio. Nice – Cannes/Menton hattı şehir içi biletlerimi de buradan aldım. Bu resmen hayat kurtarıyor. Bütün seyahat biletlerimi istisnasız buradan aldım. Tren, otobüs, uçak her şey var. Ben otobüs ve tren için kullanıyorum. Yolculuk ne kadar sürecek, hangi yol hattı üzerinden gidiliyor vs gibi detayların hepsi mevcut. Biletlerim kısmında tüm satın alımlar gözüküyor ve kontrolde QR kodu göstermek yeterli olduğundan kiosklarda sıra bekleyip bilet almaya çalışmama hiç gerek kalmıyor. I like this^^
Comments