Hadiii Tiflis! Sovyetlere ve hamur işine saygımla geldim...
Bu Tiflis’e 3. bilet alışım ve sonunda gelebilmem inanılmaz. Hadi toplanın başlıyorum.

Eski bir Sovyet ülkesi olması en heyecanlandıran kısmıydı tabii ama bu gezinin asıl sürprizi annemle yapıyor olmamdı. Anne-kız ilk yurt dışı tatilimiz oldu bu. İnanılmaz keyifli geçti. Yıllar sonra bu anıları hatırlayacak olmamız muhteşem, daha şimdiden buna seviniyorum, canım anam ^^

Gürcistan’ın vizesiz hatta pasaportsuz kimlik ile gidilebilen bir ülke olduğunu hatırlatarak; ay valla sevdim, mimari desen var, yeme-içme desen var, eğlence desen var. Son Fransa tatilinde sömürülen banka hesaplarım sonrası açıkçası euro kullanmamakta beni ayrıca mutlu etti. Neyse, Tiflis efendim, oldukça sürprizli bir şehir çıktı. Birden bire karşınıza bir sokak çıkıyor, mimarisine eriyorsunuz. Harabe gibi gözüken bir binanın içinde çok tarz mekanlarla karşılaşabiliyorsunuz. Restoran, bar, kafe işinde gerçekten aşmışlar. Birçok farklı konseptte yer var. Daha çok lokal ve salaş yerler severim fakat eski bir Kadıköylü olarak Moda, Yeldeğirmeni kafelerini de sevmem değil. Heh, onlardan çok var burada. Ama tarz yer olacağım diye kasmayan, ne salaş ne modern, kendi çizgisi olan, daha önce benzerini görmediğim yerlerde gördüm.

Estetik algınıza update gelecek Tiflis gezisinden sonra kesin kesin. Geçmişin tüm izini içinde barındıran, bir yandan da hip, cool mekanları marj insanlarıyla modern sentezini yakalayan, enteresan şekilde kısa sürede bu karışımı sindirten bir yer. Anlatabildim mi emin değilim. Anlamadıysanız yorumlara yazın jashwks.
Oldukça politik bir çehresi var, elbette çok yakın geçmişine kadar bir direnç durumu söz konusu olduğu için bunun aksi garip olurdu. SSCB'nin dağılması ve Gürcistan'ın bağımsızlık süreçleri, muhtemel toplum hafızasında taze sayılacak bir yerde hala. Her tarafta grafitilerle ve duvar yazılarıyla politik tavırlarını sergilemişler. Ukraynalılar için resmen bir sevgi çemberi yapılmış. Savaş yanlılarının ve Putin’in lanetlenmediği yer yok. Ağzınıza sağlık yoldaşlar.

Kaldığımız lokasyona yakın harika bir kahveci vardı. Birkaç sabah evde kahvaltı yaptık ve sabahları kahve, kruvasan, eppek almaya çıktım. Mahalleli henüz uyanmamışken sakin sokaklarda yalnızca ben ve köpek sahipleriydik. Mimarisini en çok sevdiğim bölgeden geçip sabah alışverişimi yaparak güne başlamak zaten… Sadece bu rutin için bile sevebilirdim Tiflis’i.

Hava bir miktar soğuktu, bir miktar diyerek olayı yumuşatmış sayılmazsın Tuğba, baya soğuktu. Tüm savaş zırhlarımı giydim. Eldiven, bere, atkı, kat kat kat. Diğer tarafta annem bana göre daha az şeyle ısındı. Yine ne kadar üşüdüğünüze bağlı diyebilirim ya. Ben son 6 yıldır Bodrum’luyum. Soğuk ile arama inanılmaz bir mesafe girdi, ona tahammülüm yok. Ama bu beni kış tatili yapmaktan geri koymadı. Ee tabii ki.

İnsanların ne kadar da suratsız olduğuna dair birçok şey okumuştum (Sanırsın ev almaya gidiyoruz?) Gençler suratsız değiller yaa arkadaşlar sadece cool ve mesafeliler. Yaşlılar da Sovyet etkisinden çıkamamış gibi sdewsa. Off, amcalarım gerçekten çok nemrutlardı. En en sevdiğim şey genç tayfanın özgün tarzları oldu. Saç kesimleri, kıyafetlerinin modanın işaret ettiklerinden çok uzakta, zamansız ve benzersiz olması… Bilmem ne markasının bilmem ne ürününden kullanmıyor herkes mesela. (Burada kendime de birkaç çift lafım var.)

Fiyatlar nasıl Tığbaa? Kahve, bira gibi içeceklerin fiyatları hemen hemen yakın. Amerikano 5-7 lari, cappuccino 9-11 lari gibi. Standart bir öğle-akşam yemeği iki kişi 40-60 lari arası. Türkiye’de lüks kaçacak alkollü bir yemek ise iki kişi 70-90 lari arası. Yani tabii, ne yiyorsunuz ne bileyim ben. Kazımcan ve Kerem yese doymaz. Üzgünüm ama Ceren de doymaz ya. Neyse, Ceren zaten okumuyor bloğu. (Kazımcan da okumuyor, ya kim okuyor bunları)
Tiflis’e nasıl gittim?
Bodrum-İstanbul aktarmalı uçuşla yolculuk yaptım. Hava muhalefetinden etkilenmediğimi düşünmeniz beni mutlu eder. Ama gerçekler, uçak içinde 3 saat oturmalı kar rotarı. Tiflis havaalanı avuç içi kadar olduğu için çıkar çıkmaz hemen şehre doğru yol alabiliyorsunuz. 20-30 dk arası bir yolculukla merkeze varılıyor. (Merkez? Özgürlük Meydanı mesela)
Tiflis’de ne kadar & nerede kaldım?
Burada tam beş gün geçirdim. Fabrika Hostel’in çift kişilik odalarından rezervasyon yapmıştım önce fakat annemle olduğumuz için evde daha rahat vakit geçiririz diye iptal ettim ve Airbnb evi tuttuk. Evimiz baya içimize sindi, link koyabilirim sanırım. Aha, koydum. Beslemi bölgesinde konakladık. Şöyle tarifliyim, şehrin en ikonik simgesi olan Gürcü Ana heykelinin altında kalan bölge. Eski yerleşim alanı. Çok güvenli ve keyifli, Özgürlük Meydanı’na 3-5 dakika yürüme mesafesinde. Özgürlük Meydanını bi' mimledim dikkat ettiyseniz. Yakın çevrede kafe, bar, restoran her şey var ve hareketli bir bölge.
Tiflis’de nereleri gördüm?
Old Tbilisi
Oldukça turistlik bir bölge ama biz de turist değil miyiz zaten? Mekanlar elbette çok çarşı işi ama gerçekten tatlı sokakları ve mimarisi var. Buralarda tur atmak keyifli bir aktivite olur.

Bridge Of Love
Old Tbilisi bölgesinde yer alıyor, aşırı turistlik bir alan yine. Burada köprü üzerine dilek dileyerek kilit takıyorlar. İşte böyle Instagram simge yeri olmuş. Yok yapmadım ya. Özellikle buraya gidecek kimse okumuyordur zaten ama ben yine de söyleyeyim, özellikle gidilecek bir yer değil ama karşınıza kesin çıkacak.
Chreli Abano
Old Tbilisi bölgesinde yer alan bir diğer popüler yer burası. Bu bölge sülfür hamamları ile de ünlüymüş, ha bu en meşhur olanı diyebilirim, mimari olarak çok şık bir görüntüsü var, içine girmedik ve hala aktif kullanılıyorlarmış.

Shota Rustaveli Ave
En popüler caddesi dersem yanlış olmaz sanırım. Opera Binası, Parlamento Binası, Modern Sanat Müzesi ve birçok yapıya sahiplik yapıyor. Caddenin bir ucunda da Özgürlük Meydanı yer alıyor. Aynı zamanda mağazalar ve restoranlar da oldukça bol.
Betlemi Street Stairs
Burası bizim konakladığımız bölge. Mahallede turalayıp Gürcü Ana heykeline çıkmadan önce panoramik şehir manzarası izleyebilirsiniz.
Sameba Katedrali
Şehrin her yerinden gözüken devasa, ha bu katedral çok eski yıllara dayanıyor gibi bir hissiyatı ve mimarisi var olsa da 2004’te tamamlanmış. Tabii bu güzelliğinden hiçbir şey kaybettirmemiş. Baya ihtişamlı ve etkileyici. Uzaktan bakıştık bakıştık ve en son gün kendisine gittik, valla iyi ki gitmişiz.
Mother of Georgia
Heybetli Gürcü Ana heykelimiz. Anamız da şehrin birçok noktasından kendini gösteriyor. Bir elinde kılıç, diğer elinde şarap olan heykel dosta düşmana mesaj veriyor gibi. Bizim evimiz dediğim gibi eteklerine konumlanmış durumda olduğu için manzaramızdaydı kendisi sürekli. Kısa bir tırmanma mesafesi ile kendisine ulaştık. Yukarıda aşırı turistlik ve küçük bir alan var; yeme-içme ve hediyelik eşya gibi. Yakınına gidince de başımız göğe ermiyor. Biz çok yakında olduğumuz için gittik. Tırmanmak istemezseniz teleferik var, pıt pıt çıkıp iniliyor.

Mtatsminda Park
Burası da yine bir tepe, hele ne tepe ne tepe bir şehir. Finiküler ile ulaşımı var, aynı zamanda yürüyerek de çıkılabiliyor. Fakat çok dik bir yol, antrenmanlı değilseniz ve kıyafetler uygun değilse sıkıntı. Biz yürüdük, 700m kala falan finiküler durağına denk gelince atladık. Neyse, bu kısmı çok uzattım, değdi mi kısmına gelelim. Açıkçası kış mevsimi olduğu için yukarının bir olayı yoktu, tamamen yazın değerlendirilecek bir yer. Tema park gibi, biraz da daha çok çocuklar için tercih edilebilir.
Anchiskhati Basilica
Tiflis’teki en eski kiliselerden biri olur kendisi. Saat kulesine çok yakın, oraya gitmişken bakabilirsiniz. Hem dışı hem de içi etkileyici, güzel bir yapı.

Gabriadze Theater
Aha, Tiflis diye araştırınca çıkan görsellerden bir tanesi de burası. Kukla Tiyatrosu ve Saat Kulesi. Asimetrik mimarisiyle herkesin ilgisini çekiyor, önünü boş bulursanız fotoğraflarsınız. Ben denk gelmedim ama saat başı kısa bir kukla gösterisi oluyormuş.
Tbilisi State Academy of Arts
Buraya heyecanla gittik ama maalesef iç kısmı ziyarete kapalıydı, çok küçük bir alan, girişteki bir iki odaya bakabildik.
Memorial of Outstanding Artists
Rustaveli caddesinde, Opera Binası’nın bahçesinde ve civarında sokağa dağılmış durumda heykeller var. Dolanırken bunları görüyor olacaksınız.
Georgian Museum of Fine Arts
Gezdiğim en büyük müzelerden biri. Hatta asla bitmeyecekmiş enerjisi veriyor. Müze 5 katlı ve oldukça geniş bir alana sahip. Birçok lokal sanatçının işlerini görme fırsatını veriyor. Buraya birkaç saat ayırarak gelmenizi öneririm, gelirseniz.

MOMA Tbilisi
Şehirdeki ikinci büyük müze MOMA Tbilisi. Mesafe olarak Museum of Fine Arts ile birbirlerine yakın, ikisi aynı gün görülebilir. Ya da ayrı günlere bölerek her güne bir sanatsal doz almış olursunuz. Lokal sanatçılardan oluşan seçki izledim ve çok çok çok sevdim. MOMA’nın bahçesinde konumlanan meşhur bir anıt var; “Apple of Love” isimli. Buna da göz atarsınız gitmişken. MOMA’ya girmezseniz dışarıdan da baya net gözüküyor.

Fotografia
Küçük bir sanat galerisi burası. Dönemsel sergilere ev sahipliği yapıyor. Ben yakın dönem eylem fotoğraflarını içeren karma bir sergiye denk geldim. Etkileyici çalışmalar vardı. Aynı zamanda eserlerin satışları da buradan yapılıyor. Hem lokal bir sanatçıya destek olmak hem evinize nitelikli bir parça almak isterseniz bir taşla iki kuş.

Gallery 27
Açıkçası adına bakmayalım, içerisi hediyelik eşyacı gibi, her telden bir şeyler var. Daha önceleri binanın içi gezilebiliyormuş ki anladığım kadarıyla bu sebeple nam salmış fakat şimdilerde özel alan olarak kapatılmış. Bu sebeple üzeri çizilebilir. He, önünden geçersiniz, ha ben biraz hediyelik eşya bakayım dersiniz, sanki hiç denk gelmemiş gibi, o zaman buyrun.
Opera ve Bale Tiyatrosu Binası
Yine Rustaveli Caddesi üzerinde, mimarisiyle direkt ilginizi çeken bir yapı. İçeriye giremedik maalesef ama dışarıdan da çok izlenilesi bir yapı.

The Museum of Books
Bina içerisinde bir çalışma olduğu için sanırım bize yolculukta eşlik ettiler. Baya aralardan derelerden bir odaya çıktık. Müze kısmı, yani kitapların olduğu yer burası. Küçük asma katlı şirin bir alan. Binanın içerisinin mimarisi çok ilgi çekici.
Kashveti St. George Church
Ha, bu güzel kilise Rustaveli caddesi üzerinde, Tiflis'in merkezinde konumlanmış Gürcü Ortodoks Kilisesi'dir. Parlamento binası karşısında yer alıyor hemen. Mütavazi ama çok hoş bir yapı.
Bridge of Peace
Kura Nehri'ni birbirine bağlayan ve şehrin güçlü sembollerinden biri olarak görülen köprü. (Sadece yaptıranlar tarafından bencaa). Tiflis ve köprüde karşılıklı biz beraber n’alaka diyor bence. Şehrin dokusuyla hiçbir alakası olmayan bir köprü. İnanılmaz ama İtalyan bir mimar tarafından yapılmış. Üzdün beni italyanom.
Parliament of Georgia
Özgürlük Meydanı’na çok yakın konumda olan Parlamento binası, mimarisiyle etkileyici bir yapı. Ama bundan ziyade özellikle son dönemlerde takip ettiğimiz eylemler ve bunun dışında şehirde olan çoğu eylem, protesto ve basın açıklamalarının merkezi burası.

Dry Bridge Market
Her gün kurulu anladığım kadarıyla, halı, kilim, tablolar, ev gereçleri ve Sovyet dönemi biblo ve eşyalarının sergilendiği açık alan bit pazarı. İnanılmaz güzel bir alan. Kara kış gününde sokakta bu aktiviteyi gerçekleştirmek zordu açıkçası. Fakat çok keyifliydi.
Davit Aghmashenebeli Ave
Burası da bir başka caddesi, karşılıklı restoranlar, kafeler, mağazalar dolu. Çok güzel bir mimarisi var, özellikle buraya gider misiniz bilmem ama yukarıdaki bit pazarına çok yakın, aynı anda aradan çıkarabilirsiniz.
Fabrika Hostel
Bu hosteli sadece bir hostel gibi düşünmeyin, içinde barlar, restoranlar, kahve dükkanları, mağazalar, sanat atölyesi, Allah ne ararsan var. Konaklamadan da vakit geçirmek için buraya gelinebilir ki bayağı geliniyor. Bahar veya yaz mevsiminde bahçesi inanılmaz keyifli olur.

Buralar görmeyi istediğim fakat göremediğim yerler; Underground Printing House Museum, Gürcistan Tarihi Kronoloji Abidesi.
Tiflis’de neler yedim, içtim?
En son 2019’da Lviv’de bu kadar çok restoran, bar denemiş ve yiyip içmiştim sanırım. Biriyle geziye çıkmanın en güzel kısımlarından biri keyifle sofra paylaşmak bence. Ben et tüketmiyorum, annemin de çok et aradığı söylenemez, o yüzden küçük bir khinkali tadımı dışında vejetaryen bir bölüm yine. Genelleme yapacak olursam biz sevdik mutfağını. Harika lokal biraları ve övmeme gerek olmayan şarapları var. Şu kişniş meselesini hep okumuştum, random her şeye atıyorlar, uyarın diye. Gerçekten öyleymiş, harika bir domates salatasını söylemeyi unuttuğum için kişnişli getirdiler, sonuna doğru yiyemedik. Ya ben hiç kişniş yememişim sanırım, öncesinde hiç bana tanıdık bir tad değil. Neyse, kahveyle başlayacağım, hadi bakalım. Aha, artık bloğun bu kısmı için devir teslim yapmam gerekecek; Serkar Milör’ün katkılarıyla dostlar.

Baba Bakery
Küçücük bir dükkan, içeride 3-4 masa var, kahvesi Tiflis’te içtiğim en iyi kahve diyebilirim. Hamur işleri de bir o kadar lezzetli. Öyle ki 5 günün 3’ünde buradan eve kahve ve kruvasan paket servisi yaptım. Şimdiden file bademli, müthiş kremalı kruvasanını özledim. (Yok ya, bir kruvasan özleyeceksem İtalya’dakileri özlerim, ama bu da güzeldi yani.)

Shavi Coffee
Tam Moda kahvecisi tarzı bir yer. Çalışanlarına kadar aynı üslup (anladınız sanırım). Açıkçası kahveyi aşırı aşırı sevmedim, oldukça sert geldi bana.
Slink Café
Çok güzel bir park içerisinde minik müstakil bir yapı. Açık alan oturma alanları çok tatlı. İçerisi de bir o kadar keyifli ve özgün dekore edilmiş. Cappuccino içtim burada, mekan çok okay ama kahve meh.

Milk
Fabrika Hostel’in içerisinde yer alan bir kahveci, sade, okay bir tasarımı var, kahveleri de okay.

The Said Books
Çok çok tatlı bir dükkan, alt katı book store, üst kafe ve oturma alanı. Oldukça küçük bir oturma alanı var bu arada ama çok güzel bir ambiyansı var. Kahveleri de okay.
Pulp
Özgün dekorasyonu ve keyifli bir oturma alanı var, kahvesi de okay. Yani burada yaşasam geleceğim bir kahveci olurdu.

Yess, hadi kahvaltıya geçelim;
Hello Breakfast
Tahminimden daha küçük bir yerdi. Bir süre iki masaydık sadece, ee çok sessizdi ortam tabii, neyse ki ayağımızı sürümüşüz, mekan doldu. Zaten siparişlerimiz geldiğinde lezzetlerinden kendimizden geçtik. Gürcü mutfağıyla alakası yok, bildiğin ekmek üstü avokado tabakları. Her şey çok çok lezzetliydi. Eggs benedict bagel with avocado ve chocolate pancakes yedik. Porsiyonları büyük, hatta pankek aşırı büyüktü.

Chaduna
Çok çok güzel bir restoran. Restoran diyorum çünkü akşam içinde harika bir alternatif. İçtiğim en güzel cappuccino’yu burada içtim bu arada. Kahvaltıda mushroom bruschetta, syrniki cottage cheese pancakes (evet menünün fotoğrafını çektim) ve chizhi bizhi (baya menemen) yedik. Pancakes okay ama woww değildi, diğerleri çok başarılıydı. Buraya ertesi gün kahve için geri döndük.

Öğle - Akşam yemeği için;
Ashkara Falafel
İlk yemeğimizi eve yerleşir yerleşmez burada yedik. Falafeli çok lezzetliydi; yanındaki garnitür ve sosları da başarılıydı. Ama asıl güzel olan mantarlı humustu. Krema gibi bir kıvamı vardı ve çok lezzetliydi.

Salobie Bia
Bilmeyen birinin rastgele bulması zor bir yer, özellikle yazmak isterim burayı bu yüzden. Rustaveli caddesi üzerindeydi sanırım, yine kocaman bir kapıdan girip alt kata iniyorsunuz. İçerisi inanılmaz bir yer. Her yer tablolarla dolu, birçoğu güncel genç sanatçıların satışta olan işleri. Mekan Sovyetler ruhunu yansıtıyor. Oldukça geniş bir alan. Khachapuri yedik burada, peynirli ve kapalı olanını ve domates salatası söyledik (Evet burada not almamışım, çok açmışım demek ki). Yine memnun kaldık lezzetlerden, tek sıkıntı yukarıda bahsettiğim kişniş meselesi oldu, o da artık salatanın sonunda iyice yağı emince çekilmez hale geldi, yoksa harikaydı her şey.

Cafe Daphna
Geleneksel Gürcü yemekleri için burayı tercihledik. Mekan güzel, ambiyansı hoş ve çalışanları yardımsever. Burada khinkali yani Gürcü mantısı denedik. Ben patatesli, annem etli yani orijinal olanı denedi. Anam anam, direkt beğenmedi, ben patatesli için bu kadar keskin beğenmedim diyemem ama açıkçası wowww bu neymiş de değil. Ama konu bu mekan değil bence çünkü Türkiye’de mantıyı yoğurtsuz ve sossuz yemek ister misiniz? Nooo, işte tam olarak bu eksik olan şey. Khinkali’nin yanında Gürcü tabağı söyledik, 3 çeşit mezesi ve ekmeği ile servis ediliyor. Biri kişnişliydi tabii. Diğerlerini sevdik.
Lolita
Dışarıdan çok cool ve soğuk duruyor ama işin aslı baya cozy bir yer. Çalışanlar hep genç ve çok tarzlar ama bu yukarıda bahsettiğim özgün gençlerden. Sempatikler ve iletişimleri çok tatlı. Mekan zaten çok güzel, 3 öğün içinde tercih edilebilir, akşamları da drinke gidilir. Bu kadar övgü yeter be kadın. Argo isimli lokal birayı ilk burada içtim, çok sevdim. Kendilerine has kıvır kıvır patates kızartmaları var. Mantarlı pizzalarından yedik ve enfesti. Burası da geri dönerek tur bindirdiğimiz bir yer oldu.

Stamba
Allah Allah, bu neymiş yaaa. Burası benim favorim diyebilir miyim acaba? Hem otel, hem book store, hem restoran alanı var. Ha bir de working bölümü var, baya kapanıp freelancerlar iş yapıyorlar. Tiflis’te yaşasam burası çok sık geldiğim bir yer olurdu. Ben kendimi tatlı sevmeyen biri bilirim ki Türkiye’de böyleyim, tatlı yerken beni görmeniz zor ama yurt dışına çıktığımda yiyorum, yani adamlar yapıyor bu işi. Buraya ilk tatlı ve kahveye geldik, enfes üstü enfesti. Beğenince akşam yemeğine de geldik ve muhteşemdi. Buralarda vereceğimizin hesabın 3’te 1’ine şaraplı fine dining bir date yaptık annemle. Ne yedik isim olarak tam veremeyeceğim ama soslu ızgara mantar, tahıllı salata, khachapuri yedik. Hepsi çok çok başarılıydı.

Bazari Obeliani
Yemek avm’si diyebiliriz. Açık alan burası, her çeşit restoran, bar, kafe, tatlıcı var. Ortak alanda oturma yerleri var. Daha sokak lezzetleri tadında olabilirmiş gibi ama yine de güzel bence. Biz de bir mola verip kahve içtik burada.
8000 Vintages
Burada oturamadık maalesef, son dakika rezervasyonsuz gittik ve mekan çok geniş olmadığı için yer bulamadık.
Kısa kısa…
*Bolt, Tiflis’in Uber’i. Sorunsuzca yolculuklarımızı yaptık. Gitmeden önce Türkiye’de uygulamayı indirip hesabımı oluşturmuştum. Havaalanında direkt uygulamadan taksiyi çağırdım ve 5 dakika içerisinde sorunsuzca kavuştuk. Yine dönüşte havaalanına Bolt ile gittik. 30-40 lari arası değişiyor ücretleri.
*Yurt dışında internet kullanımı için bir e-sim uygulaması olan BNE eSIM’i kullandım bu sefer. Ne kadar süre ihtiyaç duyacağınıza göre istediğiniz paketi seçebiliyorsunuz. Daha önce MobiMatter uygulamasından almıştım, hep onu da sorunsuzca kullanmıştım, bunu da. Fiyat karşılaştırması yaparak satın alabilirsiniz.
*Gürcistan’a çipli yeni kimliğiniz ile giriş yapıyorsunuz. Pasaport kontrolden kimliğinizle geçiyorsunuz yani. Girişte damga vurulmuş bir kağıt veriyorlar, hadi hoş geldiniz diyerekten. Cüzdanda muhafaza ettik, ne olur ne olmaz diye.
*Havaalanında 100 dolar bozdurdum, sadece bunun dışında, kredi kartıyla tüm işlerimi hallettim, her yerde geçiyor yani.
Comments